çaya- kahveye düşkünüzdür bilirsinizki koyu kahve ve çay sohbetlerimiz meşhurdur.. e malum olmayada devam edecektir. peki bu fincanlara bakın bakalım beğenecekmisiniz bunları?
23 Ocak 2013 Çarşamba
9 Ocak 2013 Çarşamba
Yagan kartaneleri nelerin üstünü örtmüyorki...
KARANLIĞIN ÜZERİNE YAĞAN KAR TANELERİ
Kar tüm beyazlığı ve saflığıyla tane tane üzerimize dökülmeye
koyulurken, umutlarımızı alevlendirmeye başladı bile… Yolunun gözlendiğini
bilircesine yağmaya başladı yine… Kendinden emin, yavaş ve salına salına kendini
göstermeye niyetli kar taneleri… Sevildiğini, istendiğini ve beklendiğini bilen
bir insanın kendine güveni gibi, bir assolist edasıyla bu yılın ilk gösterisine
perdelerin arasından çıkıyor şu dakikalarda…
Kendisi yeterince güzel bir şey ama yine de hediyeleriyle
geliyor…
Bembeyaz bir örtü örtecek kirlenmiş şehrimizin üzerini… Belki
okullar tatil olacak… Mikroplar kırılacak… Genci yaşlısı demeden herkes çocuklar
gibi çılgınca kartopu oynayacak… Milyonda bir gelen bir mucize gibi gördüğümüz
dokusunda yuvarlanmak isteyecek herkes… Yanaklar ve eller kıpkırmızı olana
kadar… Hatıra fotoğraflarıyla kalıcı hale getirmek isteyecek yine herkes onu…
Tapılan bir güç gibi, önünde eğilinen bir kraliçe gibi…
Sevgililer daha da bir romantikleşecek bu gece… Kar göründüğü
kadar üşütmese de birbirlerine sarılmak isteyecekler delicesine…
Eskisi gibi çıtır çıtır yanan sobalar pek yok artık… O yüzden
elimizde ne varsa onunla ısınarak pencereden izlemek isteyeceğiz onu…
Dağlara tırmanıp özgürleşme isteği doğuracak…
Kimilerine kaymayı ve içinde kaybolana kadar dolaşmayı
çağrıştıracak…
Kimilerine en özel gününü hatırlatacak benim gibi… Yağan karla
kutsanan özel anlarını…
Bir müzik gibi saracak ruhumuzu…
Bir umut gibi ele geçirecek duygularımızı…
İstanbul’da kar, her zamanki gibi olduğundan ve göründüğünden
çok daha fazlası…
Ona yüklediğimiz değer çok muazzam…
İsteriz ki yağan kar bu sefer tutsun. Bilmem kaç cm ye ulaşarak
hayatı felç etsin… Etsin ki hiç bir şey yapmak zorunda kalmayalım. Kendimizle ve
doğayla baş başa kalabilelim. Karla boğuşup kendimizi ve derdimizi
unutabilelim…
Şehrin karanlığı bir gün de olsa aydınlansın. Her yer beyazlara
bulansın…
İsteriz ki kar lapa lapa yağsın durmadan…
Bir gün bile olsa…
Dilekleri gerçek yapacak bir mucizeymiş gibi medet umarız
ondan…
Ve İstanbul’da ilk kar dökülüyor üstümüze şu saat
itibariyle…
Kirsiz, passız, saf ve en tertemiz haliyle…
Hepimizin olmak istediği ya da olmayı unuttuğu gibi…
Güzelliklerinle ve verdiğin umutlarla hoş geldin kar… Şehrimize,
sokağımıza ve kalbimize…(berrak'ın kaleminden alıntıdır)
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)